Buna Rağmen Kural Koyan ve Uygulayanlara Rehber Gerekir.
Denizciliğin (Amatör/Sportif) Gelişmesi Gerçekten İsteniyorsa Neler Yapılmalı/Nasıl Olmalı?
1) Karada yaşayan/çalışan ve denizde çalışmak dışında bağ kurmamış kişilerin, denizcilik hakkında verdikleri kararlar, uygulamaya konulmadan önce, işlerlik ve yarar/zarar açısından mutlaka sektör temsilcileriyle enine boyuna tartışılmalıdır. Kanun çıkarmak, kimi zaman kendini siyasetin rüzgârına kaptırarak, kolayca mümkündür ama işlemeyen bir kanundan kurtulmak aynı kolaylıkla mümkün olmaz.
2) Yaşam koşullarımıza uymayan, tekne sahipliğini önleyen, tekneleri hareketsiz kalmaya mahkûm eden, vatandaşı tehditler altında yaşamaya zorlayan, küçük düşürücü, onur kırıcı, hukuktan ve mantıktan uzak yürürlükteki mevzuat, öncelikle ve ivedilikle kökten değiştirilmeli, özgürlüğe, eşitliğe engel bütün düzenlemeler iptal edilmeli/kaldırılmalıdır. Başarılı yöneticiler, yanlışlarını kısa sürede gören ve gecikmeden dönenlerdir.
Bu bağlamda:
a. Bağlama kütüğü uygulaması terk edilmelidir. Uygulama, yararsız olduğu gibi vatandaşa dertten başka bir şey getirmemiştir ve getirmeyecektir. Bağlama Kütüğü “hedef kitle”sinin;
- Spor için,
- Görmek, öğrenmek, dinlenmek, keşfetmek için,
- Doğayla yakın yaşamak, dostluklar kurmak için,
- Ve daha nice sosyal, sportif, tanıtıcı amaçlarla denize açılan,
- Vergilendirilmiş kazancıyla kendisine özel olarak kullanmak
üzere bir tekne alan/almış/alacak kişiler olduğu artık ayan beyan ortadadır.
Maliye politikasının para kaynağı olarak gördüğü, daha teknesini edinirken ağır vergiyle yüklenen adeta rahatsız edilmek istenen, hor görülen topluluk, kendisine ait teknesiyle denize açılan amatör denizcilerdir.
b. Kayıt harcı ve yıllık vize harcı kaldırılmalıdır. Aslında kaydı zorunlu olmayan tekneleri kaydederek ve kayıtları her yıl vize ederek, ceza keserek, kolay yoldan, belki biraz para toplanır ama saygı/sevgi toplanmaz, hukuk temelden zedelenir, denizciliğimiz, temeli adeta dinamitlenerek gelişemez hale getirilir.
c. Özel teknelerin kayıt altına alınmasının istatistikî veriler toplamaktan başka bir amacı olamaz, bu tekneler dünyanın uygar ülkelerinin hiç birisinde olmayan biçimde yüksek harçlarla, yıllık vizelerle cezalarla “gelir kaynağı” olarak görülemez. Sadece istatistikî verilerin takibi için ÖTB (Özel Tekne Belgesi) uygulamasına geri dönülmeli veya benzer yeni bir düzenleme hazırlanmalıdır. Önce ama çok yakın geçmişimizde, aksine davranışın yaptırımı olmadığı halde kişilerin neden hiç itiraz etmeden teknelerini kaydettirip ÖTB aldıkları, derinlemesine incelenmelidir. Fenomenal bir olay, üzerinde düşünülmeden es geçilmiştir.
d. Kayıtların tutulması Denizcilik Müsteşarlığı denetiminde bir özel kuruluşa devredilmelidir (ADF taliptir). Bunu yapmadan önce, kayıt için yetkilendirilecek kuruluşun, Türkiye İstatistik Kurumu ile ilişki içine girmesi sağlanmalı, kayıt edecek kuruluşun hazırlayacağı sistem ve yazılım bir komisyon tarafından incelenmeli, üzerinde tartışılmalıdır. Bu tartışmalarda İdare’nin neleri bilmek ve görmek istediği açıkça belirtilmeli, sistem İdare’nin, seçtiği bilgilere hemen ulaşmasını sağlayacak şekilde kurulmalıdır.
e. Hedefler açıktır:
i. Türk bayraklı Özel Tekne sayısı artmalıdır. Artması için akla gelebilecek her yola/öneriye kulak verilmeli, yapılabilirliği araştırılmalı/desteklenmelidir.
ii. Özel tekneler için günlük veya uzun süreli makul düzeyde fiyatlandırılmış mütevazı bağlama olanakları arttırılmalıdır. Bu amaçla balıkçı barınaklarına ve kentlerin açık rıhtımlarına önem verilmelidir. Sorun başka ülkelerde de vardır ancak oralarda mevzuat esnektir, “demokrasi”, bir kelime değil, anlamdır.
iii. Küçük teknelerin denize/göle kolaylıkla indirilebilecekleri, ücretsiz veya çok cüzi ücret karşılığında yararlanılacak rampalar/kızaklar süratle inşa edilmelidir. Her barınak bu olanaklara sahiptir, kullanılmaları serbest bırakılmalıdır. Vatandaşın, kolaylıkla römorka yükleyip bahçesine götürebileceği ve istediğinde rampaya getirip denize indirebileceği tipte teknesi, uzun süreli bağlama yeri gereksinimini azaltacaktır.
3) Türk bayraklı, amatör/sportif amaçla kullanılacak özel tekne sahiplerinin sayısının artmasını engelleyen en önemli ve olumsuz etken, “Ulusal Bayrak Satış Vergisi” olarak adlandırılan ÖTV/KDV bileşkesidir. Tekne kıymetinin % 27,44’ü oranındaki bu bileşkenin eşi/benzeri yoktur, varsa dahi hangi ülkede olduğu ve o ülke vatandaşlarının hangi yan yollara sapmak zorunda bırakıldıkları da araştırılmalı/değerlendirilmelidir.
4) Kişilerin, ülkelerin güçleri ekonomik özgürlükleriyle doğru orantılıdır. Tekelleşmeler görme bozukluğu yaratır, gerçekleri saptırır ve günün birinde sahte mutluğun/becerinin acısı mutlaka çıkar ancak bunu ödeyen, uygulayan değil, vatandaşlar olur. Bu ilke unutulmayarak;
a. Özel teknelerden ÖTV kaldırılmalı, KDV %4 mertebesine indirilmelidir.
b. Kişisel tabanda, yurtdışında/yurtdışından kullanılmış tekne satın alınması ve bayrağımız altındaki yuvasına yerleşmesi serbest bırakılmalı, bu tekneler için eski malikinin KDV ödemiş olması halinde %4 oranında KDV’den de muafiyet sağlanmalıdır.
c. Spor ve gezi amacıyla kullanıldığı söylenmekle birlikte, kendisine, çalışanları veya müşterilerine sözde hizmet amacıyla bir tekne satın alıp ticarethanesi/işletmesi aktifine “özel tekne” olarak kaydeden, dolayısıyla boyutlarını her zaman kestirmek mümkün olmayan “kanuna karşı hile” eylemine arka çıkılmaktan vazgeçilmelidir.
d. Yerli tekne üreticilerinin, vatandaşların yurt dışından kullanılmış tekne satın almalarına hiddetli/şiddetli karşı çıkışlarındaki gizli nedenin, ancak tekelci anlayışla/destekle ayakta durabilecekleri gerçeği olduğu anlaşılmalı ve sektörün ancak ve ancak gerçek rekabetle gelişebileceği öğretisi, zihinlerde yer edinceye kadar “günün konusu” olmalıdır. Yapancı bayraklı bir tekneyi satın alan Türk vatandaşının, teknesine Bayrağımızı çekmesinden ibaret işlemin, ithalat sayılmasına son verilmelidir.
e. Ulusal Bayrağımızın, yabancı uyrukluların kullanımına sunulmasından vazgeçilmelidir; vazgeçilmelidir, çünkü onlar da bize sunmazlar. Ülkemiz, Bayrağından gelir bekleyecek kadar zayıf düşmüş değildir, hiçbir zaman da düşmeyecektir.
5) Yukarıda sayılanlar ve daha da fazlası yerine getirildikten, önlemler anlaşılıp uygulandıktan sonradır ki amatör/sportif denizciliğimizin, kişilerin ilgi alanından çıkmaya başlayarak geriye yönelişi bir süre sonra duraklayacak, sonra da yavaş yavaş doğru yoluna oturacak ve yükselen eğilim göstermeye başlayacaktır.
6) Ülkemizde birkaç milyon adet tekne sahibi olsa, nelerin nasıl değişip gelişeceğini tahayyül etmeyi denemek istemez misiniz?
7) Ve nihayet;
- Kara yollarının özgürce kullanılması mümkün değilken,
- Kesin hudutlara bağlı karayolunda veya hava yolunda hareket, ancak belli kurallarla mümkünken,
- Bunlarla uzaktan yakından benzerliği olmayan,
- Kıtaları birleştiren, ortak, özgür,
- İnsanın koyduğu “fizikî” hudutlardan bağımsız, tamamen doğa ve doğal olan DENİZ’E,
gezi/sportif amaçla açılacak “sade vatandaş” amatör kişinin, yeterlik belgesi sahibi olması özellikle iki ülke (İngiltere ve ABD), örnek alınarak (temel felsefesi ayrı bir anlatım konusudur, bu satırlara sığmaz), kendi ihtiyarına bırakılmalı,
- Sadece isteyenin, sınavdan geçerek “amatörce belgelendirilmesi”,
- Temel hak ve özgürlüklere saygılı, uygar, çağdaş bir düşünce şekli olarak mevzuatta yerini almalıdır.
Saygılarımızla
ADF
11 Şubat 2011